Ufaktan Bir Giriş
Merhabalar...
Nasılsınız? Ben iyiyim. Uzun bir ara verdim yine, malum kitaplar... Kitap okumaktan, yazmaya pek fırsatım olmadı, ama bugün size şu anda da yapmış olduğum eylemle geldim; yazmak...
Bugünün konusuna yazmak dedim ama tam olarak da o sayılmaz. Bugün aslında Parodi Yayınları'ndan çıkan, Yazsam Roman Olur isimli defterden bahsedeceğim ve o deftere yazdığım bir kaç yazıyı da sizle paylaşmayı düşünüyorum.
Yazsam Roman Olur
 |
Parodi Yayınları |
|
 |
Yazsam Roman Olur |
Bu defterin her sayfasında ufak cümleler yazılmış ve devamı boş bırakılmış. İşte, siz bu boş bırakılan yerlere yazılar yazarak kendi romanınızı oluşturuyorsunuz. Benim gibi, yazmayı sevenler için birebir. Ben, bayıldım. Deftere henüz çok bir şey yazamasam da, bana yazmamı geliştirmek için harika bir fırsat sunuyor.
Yanda, solda yayınevinin logosunu görüyorsunuz ve sağda ise, defterin hem ön yüzünü, hem de arka kapak yazısının sizle paylaştım. Çünkü ilginizi çekebileceğini düşünüyorum. Ayrıca bir de defterden örnek bir sayfa da aşağıda paylaştım. Defterin içi, sayfaları, o aşağıda gördüğünüz resim gibi; bir konu başlığı size veriliyor ve geri kalan sayfa size ayrılmış durumda ve artık sizin bir şeyler yazmanız bekleniyor.
Burada araya girip, söylemem gerekir ki; benim hayalimdeki meslek, her zaman için yazar olmaktı! O yüzden bu defterde benim için bulunmaz nimetlerden oldu. Düşünün hayalinizde ki mesleği yapmak için; o konuda çaba sarf edip, kendinizi geliştirmeniz lazım ki; bu meslek yazarlıksa, sürekli bir şeyler yazıp kendinizi bu konuda geliştirmelisiniz. Ben de hayalim için çabalarken, işte bu defterin bana harika bir yoldaş olacağını düşündüm, kendisi oluyor da zaten.
Ayrıca bu deftere yazdığım bir kaç yazıyı da sizle paylaşmadan önce, defterle ilgili söyleyeceğim son bir konu kaldı. O da, defterin kapak tasarımının ayrı bir hoşuma gitmiş olması. Onun fotoğrafını da sizle aşağıda paylaşıyorum. Solda gördüğünüz; üstünde yazılar olan şeffaf kısmın içine, sağ tarafta gördüğünüz esas defter olan kısım giriyor ve bu benim çok hoşuma gitti.
 |
Defter ve Kapak Tasarımı |
Sanki saklamak için değerli bir defter olduğunu göstermiyor mu, size? En azından ben böyle düşündüm. Bunu da söyledikten sonra gelelim, benim bu deftere yazdığım yazılara... Umarım, bu yazılar hoşunuza gider çünkü ben çok eğlenerek yazmıştım.
Keyifli Okumalar...
-YAZSAM
ROMAN OLUR 1-
"Nereden
başlasam?"
Neler
anlatsam acaba, size?
Aslında
neden size yazıyorum ya da sizle bu şekilde konuşuyorum ki ben? Sizin bu
yazdıklarımı okumaya ihtiyacınız mı var? Ya da benim bunu yazmak için bir
sebebim mi var? Neyse, saçmaladım değil mi?
Esas
konuya geleceğiz birazdan ama önce benim kendime bir bardak çay almam
gerekiyor. Bence bu fırsatı siz de değerlendirin. Haydi, daha yazının
başındayken bir ara verelim. Bu arada; aramızda kalsın, bu yazıyı akşam saat on
bir buçuk gibi yazıyorum. Yani anlayacağınız, ben bu saatte çay içiyorum. Şşşşş
aramızda…
 |
Yazsam Roman Olur İlk Sayfa |
Evet.
Çayımı aldım, geldim. Ne konuşalım, ne istersiniz? Demokrasi kuralım değil mi
biraz? Monarşi nereye kadar? Ben diktatör olamam zaten ama bu yazı ve kelimeler
bana ait olduğu için sadece yazılarımda, diktatör olabilirim gibi; tabi
istemeden. 😀😀😀
Beni
tanıyanız var mı? Pek sanmıyorum! Ailem ve arkadaşlarımdan bir kaçınız, belki.
Ama umarım bunu okuduğunuzda; "Seni tanıyorum," dersiniz. Çünkü bunu
okuyan herkes bu iki kelimeyi kuruyorsa bilin ki, ben bu hayatta en büyük
hayalimi gerçekleştirmişimdir. Bence bu da, sevinilecek bir olay. Havai
fişekler atılsın! İşte böyle, ver coşkuyu! Kop, kop, kop…😀😀😀
Pek
de kopmayın siz yine de… Yoksa başkaları sizin, benim yazdıklarımdan sonra kötü
yola düştüğünüzü falan düşünür, maazallah! Aman, tahtalara vurun.
Neyse,
bu böyle bir yazıydı işte; biraz sohbet etmek, biraz eğlenmek ve biraz da
hayatınıza neşe katmak için. Geldi ve geçti.
-YAZSAM
ROMAN OLUR 2-
"Bu
kaçıncı oldu, bilmiyorsun değil mi? Vücudunda kaç tane yara izi var? Kaçıncı
sakarlığın bu? Bu soruların hepsine verebileceğin ortak cevap her halde, 'Sayamayacağım
kadar çok!' olur.
Sen
zaten hep böyle sakardın. Ayrıca bu sakarlıklar sadece çocukken de olacak
sanma, bütün ömrün boyunca da böyle sakar olacaksın. Sonuçta yaşadım ve
biliyorum, değil mi? O yaranı da annene göstermeden üstüne bir bez falan koy. Eğer
annen görürse ömür boyunca çenesinden kurtulamazsın, benden söylemesi! Gerçi
artık sen kendin de bunu biliyorsundur ki zaten çok kanamıyor da, baksana geçti
artık. Yoksa acıyor mu hala? Acımıyordur. Geçmiştir çoktan… Zaten acısa da, ağlayamazsın
bunu biliyorum, sonuçta ben senim; sadece büyümüş halinim o kadar. Zaten şu
durumda pek ağlanacak bir durumda yok. Neyse sen daha eve gitmezsin zaten o
yüzden ben gidiyorum. Kendine iyi bak ufaklık, sen kendine iyi bak ki,
gelecekte ben de iyi olayım!"
"Hemencecik
gitme öyle! Gelecekte başıma neler gelecek, biraz anlatsana bana!"
"Anlatmam,
ufaklık… Yaşayıp, kendin görmelisin. Hem ben şimdi sana geleceği anlatırsam,
işin sürprizi kalmaz ve seni tanıdığımı da hesaba katarsak, sürprizleri
sevdiğini de biliyorum. Haydi kalk artık; daha, annenin arkasından gizli bir iş
çevirmek için uğraşman lazım. Unutma anneye göstermek yok, mümkün olduğunca
ondan saklamalısın!"
 |
Yazsam Roman Olur 2. Sayfa |
|
|
|
|
|
"Haklısın!
Annem öğrenirse, kendisinden emdiğim sütü şırıl şırıl burnumdan akıtır!
Biliyorsun zaten, bu zamana kadar yaptığım yaramazlıklar kadını yeterince
çileden çıkarttı. Bu kadarcık bir şeyi de öğrenmeyiversin, ne olacak sanki
değil mi?"
"Biliyor
musun, ufaklık; sen hayatın boyunca da hep böyle düşünceli bir insan olacaksın,
kendinden önce başkalarını düşünen biri… Ama sanma ki, bu iyi bir şey. Ama kötü
de sayılmaz. Doğrusu bazen iyi, bazen kötü… Gerçi sen bunları yaşayarak tecrübe
edeceksin zaten. O yüzden artık benden bu kadar, ben artık kaçar,
ufaklık!"
"Güle
güle git. Umarım şu anki hayatında mutlusundur."
"Sence
bizim, mutlu olmama gibi bir ihtimalimiz söz konusu olabilir mi?"
"Sanırım
buna ihtimal yok."
"Kesinlikle
öyle bir ihtimal yok. Kendine iyi bak, ufaklık. Sen kendine iyi bak ki, ben de
gelecekte kendine iyi bakan birisi olayım ve unutma ki seni, yani kendimi
seviyorum. Hoşça kal. Belki arada yine görüşürüz…"
-YAZSAM
ROMAN OLUR 3-
Onunla lisede okurken karşılaşmıştık ve
birbirimize ilk görüşte âşık olmuştuk.
İlk
başlarda birbirimize bulaşır, birbirimizi kızdırırdık. Ama o anlar, içimizde
dolup taşan duyguları boşuna gizlemeye çalışmıştık. Çünkü bir an geldi ve
içimizde tuttuğumuz o duygular öyle yoğunlaştı ki, artık kendimizi tutamaz
olmuştuk. Nihayet ilk o bana, sonra
da ben ona; birbirimize âşık
olduğumuzu söyledik. Artık birlikteydik, bir çifttik, sevgiliydik.
Hayat
o kadar güzeldi ki… Kuşlar cıvıldaşır, kelebekler havada uçuşur, sürekli
içimizi ısıtan bir güneş olur ve masmavi bir gökyüzü, her günümüzü yaşama
sevinciyle doldururdu. Ama bu tabi ki, o aralar ilkbahar mevsiminde olmamızdan
kaynaklıydı.
Kış
geldiğinde ise, her şey yavaş yavaş değişti. Önce bulutlandı masmavi olan
gökyüzü ve güneş artık ara ara kendini göstermeye başladı. Sonra ise; yağmur, kar, fırtına…
Sonunda
her şey öyle değişmişti ki ve biz de bu değişime öyle bir ayak uydurmuştuk ki…
O, benim ilk âşık olduğum insandı. Ondan sonra başkalarını da sevdim, ama
yine de o başkaydı. Tabi bir de
ayrılığımız var. Ayrılık doğru olan karardı. Zaten biz hiç birlikte
olmamalıydık; esas yanlış olan buydu.
 |
Yazsam Roman Olur 3. Sayfa |
Yıllar
sonra şimdi oturup, düşünüyorum da; biz zaten hiç yapamazmışız. O farklı, ben farklı… Zaten ayrılık
sebebimizde genel olarak buydu.
Ben
hep ezilenlerin tarafını tutarken, o
ise ezilenlerle uğraşmayı severdi. Ben düşenleri yerden kaldırmaya çalışırken, o düşenleri bir kez daha düşürür, bir
daha yerden kalkamayacak duruma getirirdi. Bunları sadistlikten de yapmaz,
yaptıklarına eğlence gözüyle bakardı ve bu beni daha çok üzerdi.
Aslında
eğlenebileceği, gerçek eğlenceler varken; o
insanlarla dalga geçer, onları utandırır, rezil ederdi ve ben buna hiç
katlanamazdım, nihayetinde katlanamadım da…
Ben;
sonunda onun yerine ezilenleri
seçtim, onun dalga geçtiği insanları seçtim ve o an bir sinir nöbetiyle
beraber, bir daha birleşmemek üzere ayrıldık ve birbirimizi bir daha hiç
görmedik.
İşte
bu; onunla benim hikâyemin sonu, ilk âşık
olduğum insanla…
Ama
her son, bir başlangıca gebeymiş her zaman. Çünkü onunla yakında tekrar görüşeceğiz, görüşmek zorundayız.
O şu an bir inşaat şirketinin yönetim
kurulunda ve ne gariptir ki, ben de onun
şirketine dava açan avukatların başında bulunuyorum ve onunla yine karşı karşıya geleceğiz. Ben adaletin peşinde, o ise eğlence peşinde…
Son Bir Söz
Size bu deftere yazdığım üç yazıyı da paylaştım ve böylelikle, bugünü de kapatacak olan son cümlelere geldik. Ben, benim gibi yazma aşkı olanlara bu defteri kesinlikle tavsiye ediyorum. Deneyin, pişman olmayacaksınız ve bence aksine, bu defter sayesinde ortaya neler çıkardığınızı gördükçe şaşıracaksınız!
Bugüne ait yazacaklarım bu kadardı. Bir dahaki yazımda, izlediğim ve beğendiğim Japon filmlerinden bahsetmek istiyorum. Umarım size de uyar. Bir film sohbetine kadar kendinize çok iyi bakın, ben artık kaçtım. Ama unutmayın ki, seviliyorsunuz...