Hakkımda

Fotoğrafım
Çaylarınızı kapıp gelin ve sizinle güzelce bir muhabbet kuralım. Hayattan birazcık kopmaya hakkınız olsun değil mi? Bakmayın sayfamda çok aktif olamadığıma ama siz gelirseniz eğer, bu sayfamda daha çok aktif olmamı gereltirecek ve işte o zaman beraberce bir şeyler başarmış olacağız. Dikkat edin; biz diyorum, ben değil! Çünkü bu sayfayı ben oluştursam bile sizsiz hiç bir şey başarılı olamaz. Unutmayın ki, ilk başta ben bu sayfayı kendim için kurmuş olsam da, daha sonra paylaşacak kimsem olmadığı için bana hiç bir yararı olmadı. Bu yüzden size ve paylaşacaklarımıza ihtiyacım var. Haydi o zaman, daha ne bekliyorsunuz! Bir çay koyup gelin yanıma, daha paylaşacak bir çok şeyimiz var. :)

12 Ocak 2019 Cumartesi

YAĞMURLU BİR GÜNDE YAPTIĞIM ŞEYLER

 

Yağmurlu Bir Cumartesi Günü 

Yağmurlu bir cumartesi gününden herkese merhaba...
İki gündür aralıksız yağan yağmurdan öyle bıktım ve ruh halim öylesine depresyon moduna girdi ki; bir şeyler yapmazsam,  resmen hayattan bezme noktasına gelecektim. Tabi ki bu her zaman yaptığım şeyler olamazdı. Örneğin; biraz önce, yeni başladığım sayılabilecek olan kitaptan sadece elli sayfa okudum ve dışarıdaki yağmurun sesi, yanı başımda yanan sobanın sesi, beni resmen ruh çöküntüsüne zorladı ve ben hemen kitabı bir köşeye atıp, yeni bir şeyler yapma hevesiyle bu yazıya başladım ve ben bunları yazarken bir yandan hala daha aralıksız yağan yağmurun sesi kulağıma işliyor. Hatta biraz önceki cümleyi yazarken öyle bir hava gürledi ki, korkumdan yerimden sıçradım ve cümleyi yanlış yazdığım için silip, tekrar yazdım.

 Biraz Keyif...

Biraz önceki keyfim aslında iyi sayılırdı. Tekli koltuğuma kurulmuş, önümde yanan sımsıcacık bir soba, elimde bir an önce bitiremeyeceğimi bildiğim bir kitap, yanında kahvem -soba sayesinde sürekli- sıcak ve kahvenin yanında da ufak bir atıştırmalık...
Keyfin bittiği an..
Tabi ki bu fotoğraf, keyfin bittiği an çekildi... İlk önce atıştırmalık bitti, sonra kahve bitti ve en son da kitabın kapağı kapatıldı ve ben böylece bu yazının başına geçmiş oldum.
Okuduğum kitabı an itibariyle yanda görüyorsunuz; Karamazov Kardeşler... Bilmeyenleriniz varsa eğer belirteyim, kendileri Rus Edebiyatından bir klasiktir ve yazarı Dostoyevski'dir. Ayrıca kendileri, bin sayfaya yakındır ve bu yüzden ben kendilerine "küçük sehpam" diye hitap ediyorum. Karamazov Kardeşler'i uzun zamandır okumak istiyordum. Ama Rus Edebiyatının okunması biraz zordur ve bu kitapları iyi bir çeviriden okumak gerekiyor. Bu konuda Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları bir efsane... Çevirisi çok iyiydi ve ben okurken ayrı bir zevk aldım.
Kitap çok güzel gidiyor diyebilirim. Şu an kitapta, altı yüzlerde falanım. Ama bir klasik eser olmasının yanında; kitabın yarısından sonrası polisiyeye döndü. Şu an hala polisiye olarak devam ediyor. Kitabın ilk yarısı ise; biraz dinle ilgili, biraz ahlak anlayışlarıyla ilgiliydi. Neyse, kitap hakkında bu kadarcık yazdığım yeter. Sonuçta kitap, bu yazının konularından sadece biriydi. Esas konu, bir gün içinde neler yapabileceğiniz, özellikle hava kötü ve dışarı çıkamıyorsanız...

Sıcak Suyun Başında Beklemek
Sıcaklığın Yayıldığı Alan: Soba

 Yanda gördüğünüz, evimizin emektar sobasıdır. Kendisi altı, yedi yıldır bizle beraber ve artık aileden birisi... Anladığınız üzere, daha buralara doğalgaz gelmedi. Biz henüz doğalgazın lüksünden yararlanamayanlardanız ama çok yakında geleceğini duyduk ve "Hadi inşallah!" demekten de kendimizi alamadık. Ama şunu da söyleyebilirim ki; soba ayrı bir keyif...
Sobanın üstünde duran çaydanlığı görüyorsunuz değil mi? İşte benim kahve suyum oradan geldi ve kahveyi ilk yaptığımda ağzım yanmasın diye bir beş dakika bekletmek zorunda kaldım. Eee, su sobanın üstünde kaynamıştı.
Atıştırmalığı soranlarınız için; sağ olsunlar, annem ve babam almışlardı. Ne yalan sade kahve içmeyi severim ama yanında bir şeyler olunca daha iyi oluyor gibi!



Doctor Who

 Bir başlık önce bahsettiğim kitap vardı ya; o konuda size bir şey itiraf etmem lazım. Ben dün hiç kitap okumadım! Evet, dün hiç okumadım ve onun yerine yine yağmurlu bir havada yapabildiğim diğer bir şey yaptım ve bilgisayarımı kucağıma alıp, internetten altyazılı yabancı bir dizi açtım. İzlediğim dizi; Doctor Who... Diziye yakınlarda başladım ve şu an beşinci sezonunda bulunuyorum. Ama dizi şu an on birinci sezonda, yani izlemem gereken bir çok sezonu var. Dün bu diziden sadece bir bölüm izleyebildim. Çünkü ben diziyi izledikten sonra yaşadığım şehirde internetler gitti ve internetin gelmesi bugün öğleden sonrayı buldu.
Doctor Who'yu bilmeyenleriniz var mı? Size bu konuda diyebileceğim şey; bir bilim kurgu dizisi olması ve bu konu ilgisini çekmeyenleriniz varsa, hemen diğer başlığa yönelebilirsiniz. Çünkü ben Doctor Who'dan bahsetmeye bir başlarsam, sabaha kadar konuşabilirim.
Doctor Who, en uzun süren bilim kurgu dizisi olma unvanını üzerinde taşıyor. Dizi 1963 yılından beri yayına başladı ve 1989 yılana kadar devam etti. Daha sonra 2005 yılında modern seri olarak yeniden başladı ve benim takip ettiğim seri de bu oluyor.
Tardis
Modern seri, 2005 yılından beri devam ediyor ve şu an on birinci sezonunda bir değişikle devam ediyor. Dizide ana karakter olan Doctor, sürekli olarak değişiyor. Şu an hayranlarıyla buluşan on üçüncü doktor ve ilk defa olarak Doctor bu sezonda bir kadın. Daha önceki Doctor'ların hepsi erkekti!
Doctor, bir zaman makinesi olan bir uzaylıdır ve sürekli bir yol arkadaşıyla beraber zamanda yolculuk yapar. Türü insan değil, Zaman Lordu'dur ve kendisi türünün son örneğidir. Bu evrende ondan başka Zaman Lordu yoktur. Ayrıca yanda gördüğünüz Doctor'un zaman makinesi olup, adı Tardis'tir. Tardis, bir telefon kulübesidir ama içi bir telefon kulübesi olamayacak kadar geniş bir alana sahiptir. Eğer bilim kurgu seviyorsanız ve Doctor Who'yu henüz izlemediyseniz, bence siz de bir an önce modern seriden başlayıp, izlemelisiniz!

2019 Yılının İlk Alışverişi: Kitaplar

 Dün Doctor Who'dan fazla bölüm izleyemedim malum, biliyorsunuz. Ama dün bir de bu yılın yaptığım ilk kitap alışverişinin son siparişleri gelmişti ve ben onları kütüphaneme eklemekle uğraşmıştım.
Otostopçunun Galaksi Rehberi Kitap Serisi
Bu yılın ilk alışverişi, geçen yıllardan yarım kalan serilerimi tamamlamak için yapılmış bir alışverişti ve toplamda sadece dört kitaptı. Ama bu dört kitapla iki serimi bu yıl tamamlamış oldum. Zaten yağmurlu bir günde ya da havanın kapalı olduğu bir günde; evi toplamak, düzenlemek diğer bir güzel uğraştır. Ben de arada o uğraşı, kitaplarımı düzenleyerek yapıyorum ve inanın onları ayarlamak, onlara yer bulmak ve onlar için yeni bir düzen oluşturmak gibisi yok. Umarım bu zevki siz de tadıyorsunuz. Tatmıyorsanız da; deneyin, hoşunuza gideceğini biliyorum...
Otostopçu Serisi 5. ve 4. Kitapları
Fotoğraflarda gördüğünüz, yukarıda bahsettiğim kitap serisinden ilki ve onları tamamlamak için aldığım son iki kitabı.
İlk fotoğraf, "Otostopçunun Galaksi Rehberi" adlı kitap serisi ve yazarı Douglas Adams'tır. Kitap bilim kurgu konulu, biraz mizahi bir dille yazılmış, hoş bir seridir. Benim yeni aldığım kitapları ise; yan tarafta gördüğünüz, dördüncü kitap olan "Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler" ve beşinci kitap olan "Çoğunlukla Zararsız" adlı kitaplar oldu.
Hayalevi Kralları Kitap Serisi
Şimdi gelelim diğer tamamladığım kitap serisine... Bu serinin ismi de "Hayalevi Kralları" olup, yazarı Robert Liparulo'dur. Bu seri ise, fantastik türde bir seridir ve daha çok gençlere yönelik bir kitap dizisidir. Okuma kitlesi on yaş ve üzeri olabilir. Ama ben çocuklar için yazılan bu tür serileri de çok beğenerek okuyorum. Şahsen tam bir "Percy Jackson ve Olimposlular" hayranıyımdır.
Hayalevi Kralları Serisi 6. ve 4. Kitaplar
Neyse, o konu başlı başına farklı bir konudur ve ben bu yazıyı dağıtmadan serinin bu yıl aldığım kitaplarını yazayım. Bu serinin aldığım kitapları ise; serinin dördüncü kitabı olan "Zamanın Ötesine Yolculuk" ve serinin son kitabı olan "Hayalevinin Son Kapısı" adlı kitaplardır.
Yukarıda bahsettiğim bu iki seriyi de bu sene okuyup, tamamlamak istiyorum.

Kitap Kulübü Ya Da Kitap Etkinliği

Dokudünya
Ayrıca sizlerle kitaplarla ilgili son bir konu daha paylaşmak istiyorum. Bu konu, kitap kulübü ya da kitap etkinliği... İnstagramda belli bir kitleyle beraber her ay ortak bir kitap seçip, onu okuyoruz. Bu etkinlik geçen ay başladı ve isteyen herkes de katılabiliyor.
Geçen ayın kitabı; yanda da gördüğünüz üzere Clive Barker'ın, İthaki Yayıncılık'tan çıkan Dokudünya isimli kitabıydı ve kitap gayet güzel bir kitaptı. Ayrıca yandaki fotoğraf kendi instagram hesabımda paylaştığım, fotoğrafım...
Işık Tanrısı
Bu ayın kitabına gelirsek; o da yine yanda gördüğünüz gibi, Roger Zelazny'den Işık Tanrısı... Ayrıca söyleyebilirim ki, gelecek iki ayın da kitabı, şimdiden belli oldu. Şubat ayının kitabı, Pegasus Yayıncılık'tan çıkan Rüya Dağıtan Çocuk ve mart ayınınki de Patrick Ness'in, Canavarın Çağrısı adlı kitabıdır. Canavarın Çağrısı'nı zaten okumak istiyordum ve bu etkinlikte onun seçilmesine aşırı memnun oldum diyebilirim.
İnsagram hesabımı da sizle paylaşacağım ama instagramım da genelde kitaplar vardır, şimdiden söyleyeyim.
Kitap konusunu burada sonlandırıp, yeni bir başlığa geçelim...

Akşam Yemeği Sorunsalı

Dün gece yaşadığımız bazı özel ve önemli olaylardan dolayı sabaha kadar uyumadık ve bu yüzden ben de öğlene kadar derin bir uyku çektim, tabi ki bunda havanın kapalı olması ve yağmurun da hiç aralıksız yağmasının da etkisi büyük oldu. Uyandıktan sonra da, kitap ve keyif faslı yapmaya çalıştım ama o da olmayınca, bu yazının başına oturdum. Bu durum da, karşımıza bir akşam yemeği sorunsalını ortaya çıkardı. Aslında dün yaptığımız yemeklerden artanlar vardı. Onlardan yiyebilirdik ve yanına hemencecik yapılabilecek bir yemek de olabilirdi. Bu durumda benim aklıma gelen ilk yemek, karnıbahardı. Annemler dünden yorgun olduğu için, karnıbaharı ben yapacaktım ve ben karnıbahar hastasıyımdır. Bu kış mevsiminde ondan daha güzel bir yemek aklıma pek gelmiyor, nedense.
Ama annemler uğraşmayalım bugün ve dışarıdan pizza söyleyelim dediler. ben pizzaya da bayılırım ve bu teklifin üstüne hemen atladım ve böylelikle akşam yemeğini de halletmiş olduk.

Boyama Yapmak Ya Da Mandala Çizmek

Yağmurlu ve eve kapandığınız bir günde yapabileceğiniz bir başka konuya geldik; boyama yapmak... Biliyorsunuz son zamanlarda, büyükler için boyama kitapları, stres için boyama kitapları gibilerinden bir çok kitaplar yayınlanmaya başladı. Bunlardan alıp, onları boyalarla tamamlamak gayet de eğlenceli oluyor. Ben, bu aralar pek yapmasam da, yeniden boyamaya başlamayı düşünüyorum. Bu uğraşı da denemenizi tavsiye edeceğim ve kendimin bizzat boyama yaptığım bir sayfayı da sizle paylaşıyorum. Yanda gördüğünüz sayfa "Esrarengiz Bahçe" adlı boyama kitabından da bulunan beyaz bir sayfaydı ve ben boyayınca maviye döndü.


Son olarak bu konuda olan diğer bir ilgi alanı; mandalaya geldik. Ama mandala benim için anlatması bayağı uzun bir konu, o yüzden burada fazla ayrıntıya girmeden biraz kendi yaptıklarımdan bahsedeceğim.
Mandala yapmaya başladığımdan beri kendimi daha sakin, daha rahat, daha yaşamla ve kendimle barışık hissediyorum. Bu aralar pek yapamasam da, genelde mandala yapmak benim için bir yolculuk gibi oluyor. Dünyadan dört, beş saat kopabileceğiniz ve size zararı dokunmayan yegane bir ilgi alanı. Bu konuda anlatılacak bir çok şey var ve dediğim gibi bu yazı ona yetmez.
Yanda bulunan videoda daha önce yaptığım bir mandalanın videosu var. Bu videoyu instagram hesabımdan da bulabilirsiniz ve instagram hesabımdan bu fotoğraflardan ve bu videolardan daha çok bulabilirsiniz.
O zaman artık geldik, yazımın son sözüne...
Bugün size bir cumartesi gününden seslendim; havanın kapalı olduğu ve sürekli yağmur yağdığı bir cumartesi gününden... Böyle havalarda bizzat kendimin neler yaptığını ve böyle günlerde daha neler yapılabileceğini sizle paylaştım. Umarım bu yazıyı okur, beğenir ve bana geri dönüş yaparsınız.
Hoşçakalın...

Not: İnstagram hesabıma buradan ulaşabilirsiniz...
Youtube için de, buradan lütfen...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YAĞMURLU BİR GÜNDE YAPTIĞIM ŞEYLER