Hakkımda

Fotoğrafım
Çaylarınızı kapıp gelin ve sizinle güzelce bir muhabbet kuralım. Hayattan birazcık kopmaya hakkınız olsun değil mi? Bakmayın sayfamda çok aktif olamadığıma ama siz gelirseniz eğer, bu sayfamda daha çok aktif olmamı gereltirecek ve işte o zaman beraberce bir şeyler başarmış olacağız. Dikkat edin; biz diyorum, ben değil! Çünkü bu sayfayı ben oluştursam bile sizsiz hiç bir şey başarılı olamaz. Unutmayın ki, ilk başta ben bu sayfayı kendim için kurmuş olsam da, daha sonra paylaşacak kimsem olmadığı için bana hiç bir yararı olmadı. Bu yüzden size ve paylaşacaklarımıza ihtiyacım var. Haydi o zaman, daha ne bekliyorsunuz! Bir çay koyup gelin yanıma, daha paylaşacak bir çok şeyimiz var. :)
youtube etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
youtube etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mayıs 2019 Pazartesi

LUCİFER VE ŞARKILAR (İLK DEFA YAYIN BAŞLIĞI KISA OLDU!)

LUCİFER MÜZİKLERİ PART 2

Selam Canlar...
Bugün aslında sizle Game Of Thrones'la ilgili konuşmayı planlıyordum. Ama sonra dizi konusunda kendimi yeterince bilgili bulmadım ve "Bu diziyi eleştirmek benim ne haddime," dedim. Beni affedin, dostlar. Ama gerçekten durum böyle... Zaten son zamanlarda bu dizi ve finaliyle ilgili birçok yazı yazıldı, bir de benim yazmama gerek yok açıkçası.
Benim ne haddime olan bu konuyu es geçtikten sonra aklıma geçen çarşambanın yazamadığım konusu geldi ve "Hadi," dedim, "onu sizinle paylaşayım."
Geçen çarşamba günü için belirlediğim konu, Lucifer'ın Müzikleri Part 2'ydi. Ne dersiniz hazır ben dün 4. sezonu da bitirmişken, 3. sezonun sevdiğim müziklerini bugün sizle paylaşayım. Artık sezon sezon gideceğiz. 4. sezonda daha sonra gelir.
Bu arada bu diziyi iyi ki Netflix almış. 4. sezon en güzel sezondu bana kalırsa, hele 3. sezondan sonra ilaç gibi geldi resmen. Dizi 3. sezonda diğer iki sezona göre kötüydü ama 4. sezon hepsinden iyiydi. Dizide resmen beklediğimiz gelişme 4. sezondaydı. Ama bu sezonda deli gibi bir final yaptı. Artık 2020'ye kadar delirmeden beklemek zorundayız. Neyse canlar, biz diziyi bırakıp şarkılara geçelim...

1. DOWN

İlk şarkımız bu sezonun ikinci bölümünden geliyor. Şarkıyı söyleyen Marian Hill ve şarkının adı, Down... Dinlemeniz için aşağıya şarkıların yine Youtube bağlantılarını koyuyorum. Keyifli dinlemeler...


2. GET ON MY KNESS

Yine bu şarkıda ikinci bölümden ve ilk şarkının biraz durgun olmasına karşın bu şarkımız ona göre bir tık daha hareketli sayılır. Sanırım listemize biraz durgun başladık. Neyse şarkımız söyleyen, Brian Deady ve şarkının adı Get On My Kness... Buyurun aşağıdan dinleyin.


3. HİGH

Bu şarkımız 4. bölümden geliyor. Şarkının adı High ve söyleyenler, Sir Sly grubu... Dinlemek için aşağıya bakınız...


4. RETLESS

Yavaş yavaş ilerliyoruz listemizde... Sıradaki şarkımız 6. bölümde çalan bir şarkı... Bu arada şarkıya geçmeden şunu söyleyeyim; bu bölüm bu sezonda olan ender güzel bölümlerdendi. O zaman şarkımızın adı Retless ve söyleyenler Cold War Kids... Aşağıya lütfen...

 

5. HOT BLOOD

Yine bir şarkımız var. Bu şarkımızda 7. bölümden... Söyleyen Kaleo ve şarkının adı, Hot Blood... Bu bölüm kafa ütüleyen bir bölümdü adeta! Güzel mi, değil mi? Pek karar veremediğim bölümlerden. Boş verin siz şimdi bunları ve bence şarkıyı dinleyin.


6. LUCİFER

Geldik listemizin yarısına ve 13. bölüme... Aslında arada atladığım şarkılarda oldu. Çünkü biliyorsunuz bu listeyi kısaltmam gerekiyordu. Zaten Part 1'de iki sezonun müziklerini beraber yapmıştım. Burada ise tek sezon müzikleri ama liste sayısı yine aynı oldu. Bu da bu sezonun, diğer iki sezondan daha fazla bölümü olmasından kaynaklı olabilir. Konuyu dağıttık, toparlayalım. 6. şarkımızın adı, Lucifer ve söyleyenler Güney Kore'li bir grup olan Shinee... Bölüm de zaten Güney Kore mafyalarıyla alakalıydı ve bu şarkı ve şarkının geçtiği yer çok güzeldi ve bölüm bu sezondaki en güzel, en eğlenceli ve benim en çok güldüğüm bölümdü. Ayrıca sanırım bu listede en beğendiğim şarkı olabilir. Dinlemek için sayfayı aşağıya kaydırın...


7. RUN RUN RUN

14. bölüm şarkısının adı Run Run Run ve söyleyen Kari Kimmel... Buyurun siz de aşağıdan dinleyin bu şarkıyı...


8.  I WİLL SURVİVE

Yavaş yavaş listemizde sonlara geliyoruz. Sıradaki şarkımız 17. bölümden ama bu şarkıyı dizide Lucifer'ı canlandıran aktör Tom Ellis ve ona eşlik eden başka bir aktris beraber söylüyorlar. Ama harika bir düet gerçekleşiyor. Severek dinleyeceğiniz garanti diyorum ve aşağıya video bağlantısını hemen bırakıyorum, buyurun...


9.  OH HERE WE GO

Bu şarkımız 19. bölümden ve şarkının adı Oh Here We Go... Söyleyen ise, The Pow Pow... Dinlemek için sayfayı kaydırmanız yeterli...


10. WATCHA WANT

Son üç şarkı ve adım adım sona geliyoruz. Sıradaki şarkımızın adı Watcha Want ve söyleyen Willa J... Şarkımız bölüm 20'de karşımıza çıkıyor ve Lucifer'in epey kafasının karıştığı bir bölüm oluyor.


11.  TURN DOWN FOR WHAT

Bu şarkımız da yine 20. bölümden geliyor. Şarkıyı söyleyenler Dj Snake ve Lil John... Şarkımızın adı ise, Turn Down For What... Yine bu şarkıyı da aşağıdan dinleyebilirsiniz.


12. OBSESSED

Geldik finale... Ama sezon finali pek sayılmaz çünkü bu şarkımız finalden bir önceki bölümde vardı, yani 25. bölümde. Şarkının adı Obsessed ve söyleyen Danger Twins... Bölüm hakkında konuşmaya değmez. Doldurma bir bölümdü ve gereksiz denebilirdi. Neyse boş verin siz bunu ve son şarkımızı da keyifle dinleyin.



YAZI FİNALİ

Şarkı listemiz bitti dostlar. Umarım beğenirsiniz. Çünkü ben bu listedeki her şarkıyı gerçekten severek dinliyorum. Hatta listeye alamadığım bir çok şarkı da var ve onlar da harika... Onları da bir ara elim değerse Youtube kanalımda Lucifer adlı bir çalma listesi oluşturup ona atacağım. Atarsam bu yazıyı günceller sizle de paylaşırım. Zaten en çok kullandığım Sportify'da Lucifer adlı bir çalma listem hali hazırda var. Ama sizin için Youtube'da da yaparım.
Şimdi ne diyoruz biliyor musunuz?
Kendinize ve sevdiklerinize çok iyi bakın canlar...
Ben artık kaçar...
😘😘😘

14 Ocak 2019 Pazartesi

ONDAN, BUNDAN, ŞUNDAN... HER ŞEYDEN BİRAZ VAR BU YAZIDA...

Güneş mi, Değil mi?

Dumanı Tüten Kahve yapmışım.
Selam, yine ben geldim. Sıcacık kahvemi alıp, hemen yazımın başına oturdum. Kahvenin üstünden hala dumanlar çıkıyor, görüyorsunuz değil mi? (Karamazov Kardeşler'e takılmayın, o hep yanımdadır benim; okuyamasam da...)
Ben buralarda yokken (sadece bir gün oldu), acaba beni beklediniz mi? Beklediyseniz nasıl beklediniz? Heyecanla mı, merakla mı ya da sıkıntıyla mı? Malum bir önceki yazı biraz iç karartıcı gibiydi. Ama merak etmeyin, bu yazının öyle olmaması için uğraşacağım. Hatta fark ettiyseniz eğer; başlığı açık renk yaptım. 😀 Tabi, bu da; olumlu düşünce etkisiyle yapılmış bir eylem oldu. Başlığın renginden bahsettiysek eğer; başlığın anlamından bahsetmemek hiç olmaz, değil mi? Malum, biliyorsunuz bir önceki yazımda sürekli havanın kapalı olması ve sürekli yağmur yağmasından yakınmıştım. Nihayet bu yakınmalarım dün duyulmuş olmalı çünkü sabah gözlerimi açtığım anda bir parlaklık gözlerimi aldı. Ben bu parlaklığa alışmak için, ilk önce gözlerimi kıstım ve nihayet alışınca da tamamen açtığım çapaklı gözlerimle penceremden vuran güneş ışıklarını görmem bir oldu. Aslında burada dün sabah parlayan o güneşin fotoğrafını atmak isterdim, fakat dün resim çekmek hiç aklıma gelmedi. O yüzden bu konuda fotoğraf yok, maalesef... 😐 Ayrıca dün bu güneşi görmem size neyi kanıtlıyor; benim geç kalktığımı! Ama, şşşşş bu aramızda... Bu konuda çok şey yapmayalım, biz! 😉

İlk Youtube Videom

Dün sabah böyle bir manzarayla uyanınca, doğal olarak benim POZİTİF enerjimde hat safhalara ulaştı ve ben daha önce hiç girmediğim bir alana girmeye karar verdim; Youtube...
Evet ve bunu uygulamaya da koydum. Dün Youtube için ilk videomu çektim ve onu yayınladım. Sonra da oturup dedim ki; "Bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete... Amanin!!!"
😂
Bakalım, şimdi sonuçları bekliyoruz. Açıkçası pek umudum yok ama olsun. Denemiş oldum en azından, ne kaybedebilirim ki?
Youtube Videomun Fotoğrafı
Youtube videomun içeriği de, sizlere yabancı değil. Bir önceki yazımda bahsettiğim konular oldu. Hani; kitap kulübü, kitap etkinliği, yeni yılın ilk kitapları ve tamamlanmış seriler var ya; işte youtube konularım onlardı. Yanda da gördüğünüz resim, ilk videomun resmi oluyor. "İzlerseniz, sevinirim..." diyeceğim ama zaten aynı konular bir önceki yazımda vardı. Ama videoda biraz daha ayrıntılı bilgi verdim diyebilirim. Ne de olsa; konuşmak, yazmaktan daha kolay. Bu arada, ben çektiğim videoya hiç edit yapmadım. Öylece yükledim, Youtube'a... Sizce bu doğru karar mıydı, bilemedim açıkçası ama bu konularda zaten çok iyi değilimdir ve tabi ki, ben dün bu videoyla uğraştığım için, Karamazov Kardeşler'den azıcık bir sayfa okuyabildim. Bunun sebebi da, sadece video değil. Mesela; biliyorsunuz Doctor Who'yu izliyorum. Dün ondan bir bölüm izledim, anneme yemeklerde yardım ettim ve akşamda film izledim. Size ilk olarak hangisinden bahsedeyim istersiniz? Sırayla mı gitsek? İlk olarak Karamazov Kardeşler'i atla, onunla ilgili yazılar kitap bitince olacak. O yüzden sıradakine geçiyoruz. Doctor Who, ama bu konuda bir önceki yazımda bilgi mevcut zaten ve sizi sıkmak istemiyorum. O zaman sıradaki ve bu sefer bulduk, yemekler...

Bir Akşam Yemeği Klasiği

 Dün akşam, çok sevdiğim yemeklerle, bayağı karnımı doyurdum. Çok anlatmamayı düşünüyorum, çünkü canınız çekebilir. Zaten bu yüzden de bu konuyla ilgili bir fotoğraf koymayacağım.
O zaman dün akşam ne yedim ben? Öyle allım sallım yemekler yoktu, dün soframızda. Bir çorba vardı, olmazsa olmaz; tarhana çorbası... Kışın şu çorbayı içmeye doyamıyorum; öyle güzel geliyor ki, anlatamam.
Çorbadan sonra ana yemek olarak karışık ot kavurması... Bu kavurmanın içinde hangi otlar mı var? Ispanak var, pırasa var, arapsaçı var. Var da var... Bu arada arapsaçını bilmeyenleriniz varsa, bir dahaki konumuzda ondan da bahsedebilirim. Ama bu yazıya onu eklemek istemiyorum.
Devam edelim, ot kavurmasından... Ben bu yemeği kaşıkla yemek yerine, ekmeğin içine koyup koyup yiyorum; tadı daha güzel geliyor. Pratik ve kolay bir yemektir, hemencecik olur ve tabi ki lezzetlidir.
Şimdi, sofrada bir ot yemeği olur da, o sofrada yoğurt olmaz mı? Olmazsa, olmaz... O yüzden soframızda bir kasede yoğurdumuz vardı. Bunların yanında soframızda bir de azıcık olsa da, eriştemiz vardı. Bu erişteyi annem ve ben yazın kendi elceğizlerimizle yapmıştık. O yüzden, tadı bir başka güzel geliyor insana...
Tabi, akşam bu kadar yemeğin üstüne soda içmeden duramadım. Ama soda içerken de, bir yandan daha önce izleyip çok beğendiğim bir filmi yeniden izlemeye başladım. Bu film aslında pek benim tarzım değil. Film dramdı ve ben dram sevmem; ama film ayrıca müzikaldi ve ben müzikal filmleri severim.

LYOD - ICE

Lyod Filminin Afişlerinden
Filmin adı, başlıktan da belli olduğu gibi; Ice ama film, Rus yapımı ve orijinal adı; LYOD... Film; 2018 yılında yayınlanmış, romantik, dram ve müzikal içeriklidir. Filmde, çocukluğundan beri buz patencisi olma hayali kuran bir genç kızımız var. Zaten filmde, o genç kızın çocukluğundan başlıyor. Kızın adı; Nadya Lapshina ve kendisi çok azimli bir genç kız. Nadya'nın annesi hasta ama yine de kızının hayali için çok çaba sarf ediyor ve Nadya'yı bir buz pateni okuluna  yazdırmak için bir tane eğitmenle görüşüyor. Ama eğitmen, Nadya'yı çok yeteneksiz diye kabul etmiyor ve en son Nadya; o kadar azimli davranıyor ki, bu yüzden o okula giriyor ve ondan sonra esas film başlıyor. Film de, daha neler neler oluyor. Mesela, filmde iki erkek karakterimiz var. İlk görünen karakter profesyonel bir buz patencisi olan Leonov ve kendisi gayet yakışıklı birisi ama daha sonra filme giren ve bir hokey oyuncusu olan ikinci erkek karakter var ki, çok tatlı; Sasha (Gorin)... Eee, gerisini siz düşünün. İki erkek, bir kız; biraz dram, biraz romantik, arada komedi ve müzikal...
İzlediğim en iyi filmlerdendi. Ayrıca filmin, tabi ki Türkçe dublajlısını bulamazsınız; izlemek isterseniz, mecbur altyazılı izlemek zorundasınız. Ayrıca bu filmle ilgili son olarak size IMDb'den aldığı puanı da yazıyorum,  7.1... Evet, filmimiz IMDb'den bu puanı almıştır.

Bir Karar Versen Artık Diyorum!

Yine döndük dolaştık, geldik havalara... Yazımın ilk başında demiştim, dün akıl almaz bir güneş vardı diye. Dün öyleydi ama bugün yağmur yağmasa da hava yine kapalı ve ben yine delirmek üzereyim. Aslında kışı sevdiğimi sanırdım ama sanırım sevmiyorum ki, yazı da pek sevmem. Ben orta kara birisiyim, bana baharları verin; ilk de olur, son da... Benim için en güzel mevsimler onlardır. Ne çok soğuklar, ne de çok sıcaklar; ortalamadırlar... Ama ne yapalım, dört mevsimi de yaşıyoruz işte! Yine de bir an önce bahar gelsin, modundayım.
Bulutları görüyor musunuz?
Böyle olmuyor, depresyona daha çabuk giriyorum. Yani şu havaya bakar mısınız? Kim bunu görür de, depresyona girmez ki? Ben girmemek için uğraşıyorum. Bakalım, başarılı olacak mıyım?

Kısa Zamanlı ve Küçük Ölçekli Kehanetler

Yazılarımı bu şekilde beğeniyor musunuz? Ya da karşınıza daha değişik yazılarla çıkayım mı? Mesela, bazı konularda size bilgi verebilirim. Ya da ne bileyim, farklı şeylerden sohbet ederiz. Zaten ileride olacak yazımızın bir konusu, Karamazov Kardeşler olacak. Bunun için benim kitabı bitirmem gerekiyor ve bu yüzden, bu yazıyı yayınladıktan sonra planlarım değişmezse eğer; kitabı okumaya başlayacağım.
Bir daha ki yazının içeriği belki de; "Yazsam Roman Olur" olabilir. Bu, kitap olarak basılmış, bir defter. İçinde size konu başlıkları verilmiş ve size onlarla ilgili bir şeyler yazmak için yer ayrılmış. Ben daha iki sayfasını yazdım. Ama eğer burada konu olarak onu işleyeceksem, bir kaç sayfa daha yazmalıyım. Belki bugün biraz onunla ilgilenirim. Ah, yine kitap okumak rafa kalktı.
Aklıma bir şey daha geldi; Yabancı Yayınları'ndan çıkan değişik ama güzel bir kitap var. Onunla ilgili bir yazı da paylaşabilirim. O kitabın içinde küçük küçük hikayeler var. Onları sizle paylaşmak isterim, açıkçası. Çok güzel hikayelerdi, ben kitabın genelinden çok o hikayeleri beğenmiştim. Bakalım artık,  zaman neler gösterecek. O zaman bir daha ki yazıma kadar hoşçakalın...
Kendinize çok iyi bakın...

YAĞMURLU BİR GÜNDE YAPTIĞIM ŞEYLER